12.20.2008

Ağırlık

Ofisten erken ayrılıp devlet dairesi işlerini tamamlamak için çırpındığım bir gündü dün. Kalabalık , kargaşa, bugün git yarın geller doluydu.Ağırlık çöküyor insanın üstüne çok bulununca böyle ortamlarda.Hele bir de kimimizin yalıtılmış hayatlar sürdüğünü, kırk yılda bir böyle işleri çıktığını düşününce , anlamsızlaşıveriyor hayat. toptan fişlenip damgalanıyoruz satılık mallar gibi, market raflarındaki barkodlu ürünlere dönmüşüz. Sabah kalk işe git akşam gel , yemek ye , evi toparla, sosyalleş , çiftleş , faturalarını yatır , kirayı unutma , aman yılbaşı da geliyor bir kaç kişiye hediye alayım , yok tatil ne yapsam derken akıp gidiyor günler.. İnsan kendini ifade etmeye çalışırken bile sanki alnımıza kazınmışcasına hayatımızın döngüsü; o kalıplardan çıkamayıp isyan etmeye bile kendinde hak bulamıyoruz. Belki de barkodlanmış bizler , kendi kafasında sanal benliğini , somut benliğinden ayrı düşünemediğimizden ; içimizden gelene kafasındaki yüzlerce dosyada yer bulamamamızdan belki de öyle bir kayıt unsuru bulunmamasından...

Kendimi nasıl ifade edbilirim düşüncesine dalıp , derinlik sarhoşluğu yaşayıp , kendi yarattığım denizde vurgun yemek istemiyorum. Kafamdakileri dökebilmek ve paylaşabilmek için Ermeni , Kürt , İslamcı entel abla , gay kimlikli şair (zaten biyolojik olarak imkansız ) , lezbiyen , bacak boyu 5 metre manken ,tecavüzcü , medyum , sosyetik güzel yada sübyancı olmak istemiyorum , olamam ki zaten :) Şimdilik dolabımdaki dosyalarla yetinip , Lola'nın erişim ve iletişim sınırları içerisinde bir dünya yaratmanın daha güvenli ve sağlıklı olacağında karar kılıyorum sonra. Ne de olsa , bizi fişlemeye yada kategorilendirmeye kim seçilse , kendi kafasındaki yeni bir dosyayı somutlaştırıp yüzlerce sayfa iddianame yazdırıveriyor anında ...Bizlere de derinlik sarhoşluğunun tadını çıkarmak kalıyor..

Hiç yorum yok: